Elektronik Mürekkep Devrimi
Bir yandan iPad ve benzeri tablet bilgisayarlar yaygınlaşırken, diğer yandan e-mürekkep teknolojisi hızla gelişmeye devam ediyor. Türkiye’de de geçtiğimiz aylarda satılmaya başlanan e-kitaplar ve e-kitap okuyucuları adeta yeni bir devrin habercileri gibi.

İnternet kullanımı yaygınlaştıkça, bilgisayar ekranlarından okunan metinlerin miktarı da her geçen gün biraz daha artıyor. Birçok bilgisayar kullanıcısı, işi veya okulundan ötürü gününün önemli bir kısmını beyaz ekrana bakarak geçiriyor ve sayfalarca belgeyi bilgisayar ekranlarından okumak durumunda kalıyor. Bu durum, geçen zamanla birlikte çeşitli göz bozuklukları ve kronik baş ağrısı gibi sağlık problemlerinin doğmasına yol açıyor.
Teknolojinin giderek hafiflemesi, yani internete ve belgelere önce dizüstülerden, ardından da cep telefonları ve tablet bilgisayarlardan ulaşılabilmesi aslında konforumuzu sanıldığı kadar artırmadı. Aksine, masa başında bilgisayarla geçirdiğimiz zamana ilave olarak, yine ışık kaynağı olan LCD ekranlara baktığımız ve gözlerimizi yormaya devam ettiğimiz mobil zamanlar oluşmaya başladı. Oysa bu sıkıntıyı gidermek üzere atılmakta olan çok önemli bir adım, e-mürekkep teknolojisi, son yıllarda önemli aşamalar kaydetti. Artık e-mürekkep teknolojisi sayesinde .doc, .txt, .pdf veya .epub biçimindeki sanal belgeleri okumak ve e-postaları kontrol etmek gibi basit işlemler için mutlaka birer ışık kaynağına bakmamız gerekmiyor. Ancak kanımca bir devrim olarak anılmayı hak eden bu teknoloji ne yazık ki iPad ve benzeri “şatafatlı” teknolojik oyuncakların gölgesinde kalıyor.
SANAL KAĞIT DENEYİMİ

E-mürekkep teknolojisini kullanan okuyucuların en belirgin avantajlarından birisi enerji tüketimi. Basitçe anlatmak gerekirse, bu teknolojiyi kullanan e-kitap okuyucuların ekranlarında kullanılan özel maddeler, herhangi bir sayfa açıldığında içeriği meydana getirdikten sonra sabitleniyor. Böylelikle ekranın tazelenmesine gerek kalmaksızın görüntü sunulmuş oluyor. Bu durum, hem sayfa çevrilmediği sürece enerji tüketilmemesini, hem de kullanıcının baktığı ekrandan ışık yayılmamasını sağlıyor.
Bu teknolojinin kullanıldığı ekranlar, LCD ve LED teknolojisini kullanan diğer rakiplerinin aksine, gün ışığında rahatlıkla okunabiliyor. Hatta normal bir kitap veya defter gibi, ekranın üzerine ne kadar ışık düşerse okunurluk o kadar artıyor (dokunmatik ekranlarda ufak tefek yansıma sorunları olsa da) ve ışık olmayan bir ortamda ekrandaki yazıları okuyabilmek mümkün olmuyor. Bu durum, elektronik belgeleri okumak isteyenler için neredeyse bir “sanal kağıt” deneyimi sunuyor.
Pil tüketiminin son derece düşük olması şarj gereksinimi konusunda da müthiş avantajlar sağlıyor. Öyle ki, üreticiler çoğunlukla tek bir şarjla yaklaşık 8000 sayfa okunabileceğini iddia ediyorlar; bu da ortalama 20–25 kitap ve okuma hızınıza bağlı olarak 2–3 ayda bir şarj edilen e-kitap okuyucular anlamına geliyor. Tabii melez özellikli modeller söz konusu olduğunda bu süre kullanıma bağlı olarak önemli ölçüde düşüyor.
YENİ VE MELEZ MODELLER

Bir e-kitap okuyucusundan yalnızca belge göstermesini beklemek normal karşılanabilir. Ancak birçok kullanıcı sırt çantasında her iş için ayrı birer cihaz taşımak istemiyor ve son yıllarda bu nedenle melez modellerle karşılaşıyoruz. iPhone ve iPad gibi birçok işi bir arada yapan aygıtların bu derece popüler olması da bu ihtiyacın karşılanmasından kaynaklanıyor diyebiliriz.
Melez e-kitap okuyucular da bu ihtiyaca hitap etme çabası içinde. Klasik e-kitap okuyucularının yanı sıra, yeni modellerde kablosuz internet ve çoklu ortam desteği de sunuluyor. Böylelikle e-postaları kontrol etmek ve çevrimiçi bankacılık gibi ihtiyaçları gidermek, MP3 ve internet radyosu dinlemek için ayrı birer cihaz taşımak gereksinimi ortadan kalkıyor. Dokunmatik ekran özelliğiyle gelen modellerde de bir kalem yardımıyla ekrana yazı yazmak, not almak veya kelimelerin altını çizmek mümkün oluyor. Hatta farklı kullanıcı profillerinin tanımlanması sayesinde birden fazla kullanıcı, aynı kitabın farklı yerlerini çizebiliyor ve her kullanıcı aygıtı kullanırken kendi çizdiği kısımları görüyor. Bu özellik, ortak bir kütüphaneden yararlanan ve kitapların altını çizmekten hoşlanan kişiler için kesin bir çözüm getiriyor.
Ancak e-mürekkep teknolojisinin halen kat etmesi gereken önemli bir mesafe var. Bu teknolojiyi kullanan ekranlar renksiz (siyah beyaz) ve yineleme hızları da oldukça düşük, bu nedenle fotoğraf gösterimi veya video oynatımı için bu cihazları kullanmak mümkün değil. Yine de bazı melez modellerde belge görüntüleme için e-mürekkepli bir ekran, çoklu ortam oynatımı için de ayrı bir LCD ekran sunularak bu problem (şimdilik) aşılmaya çalışılıyor.
SANAL KİTAPLAR VE TÜRKİYE’DEKİ DURUM

Bir e-kitap okuyucusu satın aldıktan sonra elbette en önemli süreç, okunacak belgelerin toparlanması ve bir arşiv oluşturulması. Bu aşamada İngilizce dilinde okuyabilen kullanıcıların çok daha avantajlı olduğunu belirtmek gerekiyor. İnternette İngilizce olarak sunulan kitap, makale ve diğer belgelerin sayısı, Türkçe belgelerle kıyaslanamayacak derecede fazla. Amazon ve benzeri firmalardan satın alınabilecek e-kitapların yanı sıra, Gutenberg Projesi ( www.gutenberg.org) gibi çalışmalar sayesinde telif süresi aşılan eserlere bedava erişme şansı doğuyor.
Elbette Türkçe içeriğe de internet üzerinden erişilebiliyor. Telifi zaman aşımına uğramış eserleri bedava olarak indirmek olası olduğu gibi, artık yeni çıkan kitapları telifini ödeyerek indirmek ve okumak da mümkün. Ülkemizin önde gelen sanal kitap mağazalarından İdeefixe geçtiğimiz aylarda e-kitap ve e-kitap okuyucu satışına başladı. Bu gelişmeyle ilgili bilgi almak için http://www.idefix.com/ekitap/ adresini ziyaret edebilirsiniz.
Öte yandan, İdeefixe’in e-kitaplar ve e-mürekkepli aygıtlar konusunda beni biraz hayal kırıklığına uğrattığını da belirtmem gerek. Sunulan birçok e-kitap okuyucu aygıtın fiyatları 600–700 TL aralığında ve 450 TL’lik fiyatıyla tercih edilebilecek en ucuz ürün olan Cybook Opus’ta dokunmatik ekran özelliği bulunmuyor. Yurtdışında 180 $ gibi bir fiyata dokunmatik ekranlı Sony marka e-kitap okuyucuları satın almak mümkünken, kitap okuma oranının son derece düşük olduğu ülkemizde bu fiyat politikasının ne kadar doğru bir tercih olduğu tartışılır.
Diğer yandan, baskı, nakliyat ve sergileme gibi masrafların olmadığı e-kitap dünyasında fiyatların ortalama 10 TL civarında olmasını da şaşkınlıkla karşılıyorum. Elbette yatırılabilecek sermayenin ve yatırım maliyetinin sınırları olabilir, ancak Türkiye gibi bir ülkede para problemi olmayan belirli bir zümreye hitap etmek yerine, daha düşük fiyatlarla sürümden kazanma fikri uygulanabilir, hatta bu fikir çeşitli sosyal sorumluluk projeleriyle birleştirilebilirdi diye düşünüyorum. Belki de gelecekte bu tip projelere rastlayabiliriz.
Originally published at https://www.serdarcevher.com on November 16, 2010.